Seminere çok sayıda gazeteci ile Türkiye’de basınla ilgili kurumların genel müdür ve başkanları katıldı.
Seminere çok sayıda gazeteci ile Türkiye’de basınla ilgili kurumların genel müdür ve başkanları katıldı. Seminere konuşmacı olarak katılanların sunumları şöyle:
-NTV YAYIN DANIŞMANI ERTAN: ”HABER YAYINCILIĞINDA TEKNİK OLARAK MÜTHİŞ BİR İLERLEME KAYDETTİK ANCAK İÇERİK OLARAK İLERİYE GİTMEDİK”
NTV Yayın Danışmanı Tayfun Ertan, 15 yıl öncesine göre televizyon haberciliğinde büyük atılımlar olduğunu belirterek, ”Haber yayıncılığında teknik olarak müthiş bir ilerleme kaydettik ancak içerik olarak ileriye gidemedik” dedi.
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Edirne Valiliği ile Edirne Gazeteciler Derneğince DSİ 11. Bölge Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda düzenlenen, ”Trakya Yerel Basın Eğitim Semineri”nin ikinci oturumunu, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi yönetti.
Katılımcıların tanıtımının ardından NTV Yayın Danışmanı Ertan, ”Televizyon Haberciliği” konusunda yaptığı konuşmada, haber televizyonları arasında reklam pastasından pay almak için rekabet yaşandığını ifade etti.
Bugün hangi televizyon kanalının açılırsa açılsın, habercilik yayıncılığının birbirine benzediğini söyleyen Ertan, şöyle devam etti:
”Bir kere NTV’nin üzerindeki logoyu kaldırın, onun üstüne CNN’i koyun. Hiçbir farkın olmadığını göreceksiniz. Eğer haber sunucularını da tanımıyorsanız kanalları karıştırabilirsiniz. Bu böyle olmaz. Bana sorarsanız bir özgünlüğü olmalıydı. Her birinin kendi içerisindeki yayımlarda derinleşmeler olabilmeliydi. Kısaca habercilik birikimini oluşturamadık.’’
-Muğla Üniversitesi Basın, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Koordinatörü Doç. Dr. Abdülrezak Altun da ”Medya ve Kadın” konulu sunumunda, medya sektöründe çalışan kadınlar, basın sektöründe kadın yöneticileri ve medya içeriğinde kadına bakış konularında örnekler verdi. Altun, diğer sektörlerde olduğu gibi medya sektöründe de erkek egemenliğinin üstün olduğunu söyledi.
– CNN Türk Program Yapımcısı Ayşenur Arslan ise ”Ulusal Medya ile Yerel Medya Arasındaki İlişkiler ve Yerel Medyanın Gelişimi” konusunda yaptığı sunumda, yerel medyanın artık günümüzde çok güçlendiğini belirtti.
– Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Basın Şube Müdürü Bahattin Akyön de oturumda, ”Gazeteci Kimliği ve Basın Kartı Sahiplerine Sağlanan Kolaylıklar” konusunda katılımcılara bilgi verdi.
-ANADOLU AJANSI YÖNETİM KURULU BAŞKANI VE GENEL MÜDÜR BENGİ: -”90 YILLIK SÜRE İÇERİSİNDE ANADOLU AJANSI SADECE HABERCİLİK YAPMADI. HABERCİLİK FAALİYETLERİNİN YANI SIRA TÜRKİYE’NİN TANITIMINDA DA ÖNEMLİ KATKILARI OLDU”
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Dr. Hilmi Bengi, AA’nın kuruluşunun bu yıl 90. yıl dönümünün kutlandığını anımsatarak, ”90 yıllık süre içerisinde Anadolu Ajansı sadece habercilik yapmadı. Anadolu Ajansının aynı zamanda habercilik faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye’nin tanıtımında da önemli katkıları oldu” dedi.
Bengi, bir kurum için 90 yıl ayakta kalabilmenin kolay olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
”90 yıllık bu süre içerisinde Anadolu Ajansı sadece habercilik yapmadı. Anadolu Ajansının aynı zamanda habercilik faaliyetleri yanı sıra Türkiye’nin tanıtımında da önemli katkıları oldu. Başlangıçta bizatihi bu amaç, Anadolu Ajansının kuruluşunda yatıyordu. Nitekim yapılan bir akademik çalışmada, Anadolu Ajansının bir propaganda örgütü olarak kurulmasından söz edilir. Ancak Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürülüğünün kurulmasından sonra tanıtım özellikle daha çok bu kuruma verilmiş.”
Hiçbir tanıtım filmi veya tanıtım faaliyetinin, Türkiye’nin Eurovision Şarkı Yarışması’ndaki birinciliği kadar etkili olmadığına dikkati çeken Bengi, şunları söyledi:
”Onun için görev bizlere düşüyor, gazetecilere düşüyor. Bizler ülkemizle ilgili haberleri ne kadar iyi aktarabilirsek, doğru biçimde, doğru bakış açısıyla işleyebilirsek, yaptığımız işin altında bir anlamda ülkemizin de yöremizin de tanıtımını, sorumluğunu da duyarak bu işi yaparsak sanıyorum çok etkili bir faaliyeti icra ederiz. Çektiğimiz fotoğraflar birçok başarı getiriyor. Bir kare fotoğrafın etkisi yıllar boyu hafızalardan silinmez. Ara Güler’in Eski Cami’deki Allah yazısıyla ilgili fotoğrafı yıllar boyu zihinlerden silinmez.”
-RTÜK BAŞKANI PROF. DR. DURSUN: -”SAYISAL YAYINCILIĞA GEÇİŞİN HUKUKSAL ALT YAPISININ OLUŞTURULMASININ DA AMAÇLANDIĞI YENİ YASA TASARISIYLA, YAYIN KURULUŞLARININ KARASAL YAYIN LİSANSINA SAHİP OLMALARI, LİSANS, KANAL VE FREKANS KULLANIM ÜCRETLERİNİN TAHSİL EDİLMESİNİN SAĞLANMASI AMAÇLANMAKTADIR”
– RTÜK Başkanı Prof Dr. Davut Dursun, ”Dünya ile paralel şekilde sayısal yayıncılığa geçişin hukuksal alt yapısının oluşturulmasının da amaçlandığı yeni yasa tasarısıyla, yayın kuruluşlarının karasal yayın lisansına sahip olmaları, lisans, kanal ve frekans kullanım ücretlerinin tahsil edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır” dedi.
Dursun, RTÜK olarak eğitime büyük önem verdiklerini söyledi.
”Burada bulunan herkes belli bir eğitim ve deneyim sürecinden süzülerek bulundukları yerlere geldi” diyen Dursun, ancak eğitimin okulla sınırlı olmadığına, yaşam boyu devam ettiğine inandıklarını belirtti.
Bazen de bilgileri güncelleme ihtiyacı duyduklarını anlatan Dursun, ”İşte bu seminerler hem bilgilerimizi tazelememizi hem yeni gelişmeleri ve yeni fikirleri öğrenmemizi sağlıyor. Aynı zamanda da meslektaşlarımızla bir araya gelme, bildiklerimizi paylaşma fırsatı buluyoruz. Bu nedenle bu toplantılara çok önem veriyoruz” dedi.
Yerel basının, ülkede hem Anadolu’nun düşman işgaline karşı direnişinin yürekli sesi olduğunu hem de bu direnişin kahramanlarının destanını yazdığını anlatan Dursun, Milli Mücadele’de özel bir yeri ve rolü olan yerel basının tarihinin vilayet gazetelerine kadar gittiğini ifade etti.
Bugün ülkede 22 ulusal, 15 bölgesel ve 210 yerel olmak üzere toplam 247 televizyon kuruluşu, 35 ulusal, 98 bölgesel ve 934 yerel olmak üzere 1067 radyo kuruluşu bulunduğunu bildiren Dursun, ayrıca kablo ortamında 77 televizyon, uydu ortamında 135 televizyon ile 51 radyo kuruluşuna lisans ve izin verildiğini söyledi.
”Yerel yayın kuruluşları, sayıca ulusal yayın kuruluşlarından fazla olduğu gibi etki ettikleri kitle itibarıyla da ulusal yayın kuruluşlarını geride bırakabilmektedirler” ifadesini dile getiren Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bu durum, demokrasinin kökleşmesi açısından önemlidir. Çünkü medyada tekelleşmenin ve siyaset-medya ilişkilerinin tartışıldığı, yaygın medyayla ilgili eleştirilerin yoğunlaştığı dönemlerde; çok sesliliğin korunmasında ve demokrasinin tabana yayılmasında yerel medya kuruluşlarının rolü daha fazla ön plana çıkmıştır.
Ulusal medya kuruluşlarının ulaşamayacağı noktalarda, yerel medya kuruluşları, yerel yönetimlerin bütün kararlarını ve çalışmalarını yakından izlemekte, gündeme getirmekte, tartışmakta, idarenin eylemlerinden etkilenen sivil toplum temsilcileriyle temas kurmakta, onların seslerini duyurmalarına yardımcı olmaktadır. Böylece yerel medya, hem yerel yönetimleri sorgulamakta hem de herkese söz hakkı vererek çok sesliliğe katkı yapmaktadır.”
-YENİ KANUN TASARISI-
RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, ülkede radyo ve televizyon yayınlarının, 1994 yılında yürürlüğe giren 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’la düzenlendiğini anımsatarak, ”Söz konusu kanun, son on dört yılda yaklaşık yirmi değişiklikle günün şartlarına uyarlanmak istenmişse de yayın teknolojisindeki hızlı değişim ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gibi nedenlerle yasal çerçevenin yeniden düzenlenmesi zorunlu hale gelmiştir” dedi.
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri ile yayın teknolojisindeki gelişmeler, sektörün ve halkımızın beklentileri ve AB müktesebatına uyum çerçevesinde, AB Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi hükümlerine uygun yeni tasarı hazırlandığını anlatan Dursun, söyle devam etti:
”Kanun tasarısı, sektörün sorunlarına çözümler içeren, düzenleme konusundaki yetki karmaşasını ortadan kaldıran, yayın denetimi konusunda RTÜK’ü daha etkin kılan, yayıncılık sektöründe rekabeti arttıran bir içeriğe sahiptir. Ancak hepsinden önemlisi şudur: Kanun tasarısı hazırlanırken radyo ve televizyon yayıncılığı sektörümüzün mevcut sorunlarının çözümü için, yalnızca kamu otoritesinin önerdiği değil, tüm paydaşların, yayın kuruluşlarının, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin, ilgili kamu kurumlarının görüşleri alınarak, ortak çözümler geliştirilmiştir.
Dünya ile paralel şekilde sayısal yayıncılığa geçişin hukuksal alt yapısının oluşturulmasının da amaçlandığı yeni yasa tasarısıyla yayın kuruluşlarının karasal yayın lisansına sahip olmaları, lisans ücretlerinin, kanal ve frekans kullanım ücretlerinin tahsil edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Aynı zamanda dünya ile paralel olarak karasal sayısal yayıncılığa sorunsuz geçilmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede, geçici düzenleme ile bir yıllık süre içerisinde sayısal frekans ihalesinin gerçekleştirilmesi ve tahsislerin yapılması, tahsis tarihinden itibaren üç yıl süre ile de analog televizyon ve sayısal televizyon yayınlarının paralel olarak sürdürülmesi öngörülmektedir.”
-YAYINCILIKTA ÇOK BAŞLILIK KONUSU-
Yürürlükte bulunan medya sahipliğine ilişkin hükümlerin, sektörün gerçeklerine ve Türkiye’nin hedeflerine uygun bulunmadığını anlatan Dursun, bu bakımdan ”sahiplik” konusunun yeniden ele alınarak düzenlendiğini belirtti.
Bu konuda radyo ve televizyon sahibi olmayla ilgili sınırlamaların daraltılarak netleştirildiğini, tekelleşmeyi engellemek üzere tahsis edilecek frekans kapasitesi ve elde edilen sektörel gelir bazlı bir düzenlemenin getirildiğini ifade eden Dursun, ayrıca yayın kuruluşlarında yabancı sermaye oranının yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltildiğini bildirdi.
Dursun, şunları kaydetti:
”Hazırlanan yasa tasarısıyla ilgili önemli bir husus da yayıncılık alanındaki çok başlılık konusundadır. Bilindiği üzere, 3984 sayılı Yasa ilk yürürlüğe girdiğinde yayın sektörü ile ilgili tüm düzenleme yetkisi Üst Kurula verilmişti. Ancak daha sonra yapılan değişikliklerle radyo ve televizyon yayıncılığı alanının düzenlenmesinde yetki ve görevler Haberleşme Yüksek Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu arasında paylaştırılmıştır. Bu arada, yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu ile Haberleşme Yüksek Kurulu kaldırılmış, radyo ve televizyon frekans planlarını hazırlama ve uygulama yetkisi yeniden Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna verilmiştir.
Bu nedenle, hazırlanan tasarıda, Elektronik Haberleşme Kanunu’nun hükümleri esas alınarak, ulusal frekans planlarının yapılması yetki ve görevinin Üst Kurula ait olması öngörülmektedir. Öte yandan, yeni kanun tasarısı, iletişim ve yayıncılık sektöründeki son gelişmeleri de kapsayacak şekilde tasarlanmış olup, IP-TV, DVB-H ve HDTV gibi yeni yayın teknolojileri ile ilgili belirsizlikleri ortadan kaldıracak açılımlar getirmektedir. Bu alana ilişkin düzenlemelerde Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumunun yetki ve düzenlemeleri ise saklı tutulmaktadır.”
– Edirne Valisi Gökhan Sözer de yerel basının yaptığı haberlerin önemli olduğunu, onların yaptığı haberlerin dikkate alındığını ve bu nedenle yerel basına önem verdiklerini bildirdi.
– AK Parti Edirne Milletvekili Necdet Budak ise Osmanlı dokusunu en iyi koruyan ilin Edirne olduğunu hatırlatarak, kente yurt içi ve yurt dışından gelen basın mensuplarının şehri mutlaka gezmeleri gerektiğini vurguladı.
-Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi de Edirne’nin kamuoyunda imajının iyi olmadığını, oysa Edirne’nin bunları hak etmediğini söyledi.
-Edirne Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Derya Sarılarlı da Osmanlı İmparatorluğu’na 92 yıl başkentlik yapmış, Mimar Sinan’ın muhteşem eseri Selimiye Camii başta olmak üzere onlarca tarihi eseri bağrında barındıran, Tunca, Arda ve Meriç nehirlerinin içinden geçtiği, Saros Körfezi ile birçok doğal güzelliğe sahip Edirne’de meslektaşlarını ve kamu kurum ve kuruluşların yöneticilerini ağırlamaktan onur duyduklarını ifade etti.
-TÜRK DİL KURUMU BAŞKANI PROF. DR. AKALIN: -”KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINDA ÇALIŞANLAR TÜRKÇEYİ İYİ KULLANMALI”
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, ”Kitle iletişim araçlarında çalışanlar Türkçeyi iyi kullanmalı” dedi.
Akalın, Türkçeyi dağınıklıktan, başıboşluktan kurtarmak, keyfi kullanımların önüne geçmek, bütün zenginliğiyle ve kurallarıyla Türkçenin kullanılmasını sağlamanın önemli olduğunu vurguladı.
Türkçenin sesini dünyaya duyuran basın organlarının, Türkçenin evrensel bir dil haline gelmesine yardımcı olduğuna işaret eden Akalın, bunun için el ele verilmesi gerektiğine işaret etti.
Akalın, şunları kaydetti:
”Kitle iletişim araçlarında çalışanlar Türkçeyi iyi kullanmalı. Türkçe, hepimizin en kutsal varlığıdır. Ortak paydamız Türkçedir. El ele verelim, ortak dilimize hep birlikte sahip çıkalım. Gelecek kuşaklara, bize yakışır bir Türkçe bırakalım. En güçlü dönemini yaşayan Türkçe, teknoloji aracılığıyla dünyaya yayılıyor ama ne yazık ki Türkçenin gücü yayınlara yeterince yansımıyor.”
– SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. MUSTAFA ŞEKER de ”Sayfa tasarımı” konusunda bilgiler verdi.
Şeker, sayfa tasarımının yaygın basında önemsendiğini ancak yerel basında buna dikkat edilmediğini söyledi.
-GAZETECİLER CEMİYETİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI SÜLEYMAN UKAV da bir süre önce Antalya’da gazetecilerle yapılan geniş katılımlı toplantıda öne çıkan sorunlarla ilgili bilgiler verdi. Ukav, basının en önemli görevinin okuyucuya bilgi vermesi olduğunu dile getirdi.
-AP TÜRKİYE FOTO MUHABİRİ BURHAN ÖZBİLİCİ de haber ve fotoğrafın iç içe olduğuna değinerek, ”Bizim en büyük ödülümüz, bize duyulan güven ve saygıdır” şeklinde konuştu.
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erkan Yüksel de ”Haber Yazma Teknikleri” konusunda katılımcıları bilgilendirdi.
-TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ BAŞKANI ERİNÇ: -”BİZ NE KADAR GERÇEKLERİ YAZAMAMA TEHLİKESİYLE KARŞILAŞIRSAK HALK DA GERÇEKLERİ ÖĞRENEMEME TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA KALIR”
– Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, ”Biz ne kadar gerçekleri yazamama tehlikesiyle karşılaşırsak halk da gerçekleri öğrenememe tehlikesiyle karşı karşıya kalır” dedi.
Seminerdeki oturumda konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, basın ifade özgürlüğü konusunda çok sayıda konuşma yaptığını ancak bugünkü kadar zorlandığını hatırlamadığını söyledi.
Bunun nedenini, ”yazdıkları ve söyledikleri için hükümetin görevini yerine getirmekten men etmek” iddiasıyla yargılanmaların bulunması, ayrıca ”Hükümeti Anayasa ve yasalarla verilmiş görevleri yerine getirmemekle önerenler” olması şeklinde açıklayan Erinç, şöyle devam etti:
”Birileri alkışlanıyor, birileri yargılanıyor. Türkiye’de bu durumun ifade özgürlüğü açısından çok çarpıcı bir durum olduğunu düşünüyorum. Bir de gazeteci oldukları için her şeyi yazma ve söyleme hakları olduğunu düşünen ne yazık ki meslektaşlarımız ve aynı düşüncede olan haber kaynakları da var. Bu da ifade özgürlüğünü yozlaştırma sonucunu doğuruyor. İfade özgürlüğü dediğimiz zaman kabul etmeliyiz ki bu sınırsız bir özgürlük değil. Avrupa İnsan Hakları ve Birleşmiş Milletler sözleşmelerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre bazı noktalarda kısıtlanabileceğini biliyoruz. İfade özgürlüğü subjektif ve politik değerlendirmelere göre yapılmak istendiği için Türkiye’de yasalardan kaynaklanan beş bine yakın soruşturma yapılan bir ifade özgürlüğü seyrinden geçiyoruz. İfade özürlüğünü sınırlandırma nedenleri olarak, kişilik hakları, şiddeti özendirme ve övmek, her türlü ayrımcılık geliyor.”
İfade özgürlüğünün yasalarda yapılan değişikliklerle bir tehdit altına daha girdiğini vurgulayan Erinç, şunları kaydetti:
”Çünkü yasalar yapılırken, suç tanımları sonucunda iki yıla kadar suçların ertelenme yetkisi mahkemelere verilmiş. Bu da Türkiye’de denetimli ifade özürlüğü sürecini başlattı. Bazı meslektaşlarımıza denildi ki ‘seni şu yazından dolayı suçlu buldum ama hükmün açıklanmasını erteliyorum. Beş yıl içinde benzer bir suç işlersen ikisini de yatarsın.’ Bu açıkça gazeteciyi otokontrol altına almayı amaçlayan sonuç doğurdu. Belki hazırlanırken böyle bir amaç yoktu. İfade özgürlüğünü sınırlayan maddelerin vurgulanması o kadar yaygın hale geldi ki Adalet Bakanlığı bu yasalarda nasıl değişiklik yapılır diye çalışma yürütüyor. Biz de TGC olarak bu çalışmalara katılıyoruz. Beklentimiz, bu çalışmaların uzamadan sonuçlanması.
Sayın Başbakan, ‘Türkiye, hapiste gazetecisi olan bir ülke olmayacak’ demişti ama gidiş, bu sözün gerçekleşme oranını her yıl biraz daha azaltıyor. O açıdan Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarını dikkate alarak, daha hoşgörülü, hapis cezası yerine para cezası gündeme getirmesi, Türkiye’nin demokratikleşme açısından hem de ifade özgürlüğünden yararlanma açısından zorunlu görüldüğünü söyleyebilirim.
İfade özgürlüğünü belki en çok biz gazeteciler kullanıyoruz ama ondan yararlanan da okur ve dinleyici. Bizim ifade özgürlüğümüz halka bilgilendirme hakkı olarak dönüyor. Biz ne kadar gerçekleri yazamama tehlikesiyle karşılaşırsak halk da gerçekleri öğrenememe tehlikesiyle karşı karşıya kalır.”
-DİĞER KONUŞMACILAR-
BYEGM 1. Hukuk Müşaviri Hacı Mehmet Gani de kamudaki bilgi ve belgelere ulaşma, bilgi edinme, bu bilgiyi elde etme, bu bilgiyi elde ettikten sonra yorumlama, eleştirme ve yeni eser ortaya koyabilme aşamasında, bu bilgiyi kullanma noktasında bilgi edinmenin önemi, ifade özgürlüğüyle bilgi edinmenin bir anlamda birbiriyle eş değer olduğunu belirtti.
”İfade özgürlüğü” ile ”bilgi edinmenin” birbiriyle at başı gitmesi gereken iki kavram olduğu görüşünü dile getiren Gani, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldiğinde, Türkiye’nin ve ülkemizin en temel iki haber kaynağı, haber üretme ve bunu topluma yayma, toplumu bilgilendirme, toplumun haber ihtiyacını karşılamak amacıyla ilk çıkarılan yasalardan birisi de Anadolu Ajansının kurulmasıdır. 6 Nisan 1920’dir. Anadolu Ajansı kurulduğu günlerde, o günkü imkansızlıklarla, onun yasası çıkarılmıştır. Ardından 7 Haziran 1920’de bugünkü adıyla Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kurulmuştur.”
Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü İlan Kontrol Hizmetleri Müdürü Mehmet Nail Duran ise yerel basın için resmi ilanların çok önem arz ettiğini ve son 10 yıldır internetin yaygınlaşmasıyla resmi ilanların düştüğünü belirtti.
Yine kooperatif, birlik ve derneklerin kongre ilanı verme zorunluluklarının kalkmasıyla yerel gazetelerin ciddi gelir kayıpları yaşadığını anlatan Duran, Türkiye genelinde bin 300 civarında resmi ilan alan yerel gazete bulunduğunu bildirdi.
TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu Birim Amiri Erbay Kücet de ”Kendinizi Güncelleyin” konulu sunumu yaparken, Keşan Önder gazetesi sahibi Feyzullah Aktan da gazetecilik yapmak için ”5 N 1 K”yı bilmenin yetmediğini, etik kuralları da bilip titizlikle uygulamak gerektiğini kaydetti.
-BYEGM GENEL MÜDÜRÜ KARAKAYA: ”GÖZ BEBEĞİMİZ OLAN YEREL MEDYANIN BİR AYAĞI YERELDE İKEN DİĞER AYAĞI SINIRLAR ÖTESİ UFUKLARDA OLMAK DURUMUNDADIR” -TRT GENEL MÜDÜRÜ ŞAHİN: ”EĞİTİM VE İNGİLİZCE OLMAK ÜZERE 2 YENİ KANAL KURMA ÇALIŞMAMIZ VAR” -”2011’DE TRT TÜRK İNGİLİZCE KANALI YAYINDA
– Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, ”Göz bebeğimiz olan yerel medyanın bir ayağı yerelde iken diğer ayağı sınırlar ötesi ufuklarda olmak durumundadır” dedi.
Karakaya, Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Edirne Valiliği ile Edirne Gazeteciler Derneğince düzenlenen, ”Trakya Yerel Basın Eğitim Semineri”nin açılışında yaptığı konuşmada, yerel medya eğitim seminerlerinin, yılda iki defa, yurdun değişik yerlerinde gerçekleştirildiğini belirtti.
Bu seminerlerde, haber, fotoğraf, sayfa düzeni, röportaj teknikleri gibi mesleki bilgileri artırıcı konuların yanında, medya alanındaki mevzuat, yerel medyanın sorunları ve çözüm önerileri gibi konuların da ele alındığını ifade eden Karakaya, seminerlerinin, monolog olmanın aksine, diyaloğu esas alan bir formatta ilerlediğini söyledi.
Seminerlerde yerel medya mensupları, akademisyenlerin, kıdemli meslektaşlarının, basın meslek örgütleri ve Genel Müdürlüklerinin bir iletişim ve etkileşim atmosferini teneffüs etmekte olduğunu vurgulayan Karakaya, ”Karşılıklı fikir alış verişi yoluyla sorunlarımızı tanımlama, çözüm yolları arama hususunda önemli bir amacı gerçekleştirdiğine inanıyorum. Umarım güzel ilimiz Edirne?de yapacağımız bu seminer, hepimiz için mesleki bir yenilenmeye, ufuklarımızın açılmasına ve yeni dostlukların kurulmasına vesile olur” diye konuştu.
Balkan ülkelerinden, KKTC ve Azerbaycan’dan gelen gazetecilerle birlikte olduklarını kaydeden Karakaya, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatlarından oluşan Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün temel görevleri hakkında da bilgi verdi.
Karakaya, Genel Müdürlük olarak ”haber hizmetleri” görevi kapsamında derlediği ve değerlendirdiği Türkiye’yi doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren uluslararası gelişmeleri süratle devletin en üst makamlarına sunduklarını, bunun için her gün 15 dilde dünya haberlerini takip ettiklerini, günlük, haftalık, aylık ve yıllık değerlendirme bültenleri ile özel bültenler çıkartıklarını anlattı.
-TRT GENEL MÜDÜRÜ İBRAHİM ŞAHİN: İKİ YENİ KANAL AÇACAK-
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de yaptığı konuşmada, TRT’deki yenilikleri sunumla anlattı.
Eğitim ve İngilizce kanal kuracaklarının müjdesini veren Şahin, şunları kaydetti:
”Eğitim ve İngilizce olmak üzere 2 yeni kanal kurma çalışmamız var. Anadolu Üniversitesi ve TRT’nin yaptığı anlaşmayla yılbaşı öncesi eğitim kanalını açacağız. Bu kanal yalnızca Açık Öğretim yayınları değil, eğitim alanında ne varsa içerecek. Spor, tarım, din eğitimine kadar pek çok içeriği barındıracak. Bu kanalla ”eğitim şart’ vizyonumuzu ortaya koyacağız.
İkinci kanalımızda, İngilizce yayın yapan bir kanal olacak. 2011’de TRT Türk İngilizce kanalı yayında olacak. TRT Türk’le dünyanın pek çok yerine ulaşıyorduk. Ancak Türkçe bilenlere ulaşıyorduk. Bu çalışmamızla dünyanın 3’de 2’sinin anladığı dile ulaşarak yayın yapacağız. İran’ın dahi İngilizce yayın yaptığı günümüzde bizim bunun gerisinde kalmamız olmazdı.”
”TRAKYA YEREL BASIN EĞİTİM SEMİNERİ” -SEMİNERE KATILANLARIN SERTİFİKALARI DAĞITILDI
– Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Edirne Valiliği ve Edirne Gazeteciler Derneği’nce düzenlenen ve 2 gün süren Trakya Yerel Basın Eğitim Semineri’ne katılan gazetecilere sertifikaları törenle verildi.
İspanya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Balkan ülkeleri ve Trakya’dan 165 katılımcıya, 2 gün boyunca konularında uzman 19 konuşmacı bilgi verdi.
Devlet Su İşleri Konferans Salonu’nda düzenlenen sertifika töreninde, sertifikalar Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Dr. Hilmi Bengi, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, bölgedeki gazeteciler derneği başkanları tarafından verildi.
BYEGM Genel Müdürü Karakaya, Edirne Gazeteciler Derneği Başkanı Derya Sarılarlı’ya, seminerin yapılmasında emeği geçmesinden dolayı plaket verdi.
Daha sonra seminere katılanlar toplu fotoğraf çektirdi.
”TRAKYA YEREL BASIN EĞİTİM SEMİNERİ” -SEMİNERE KATILAN GAZETECİLER İÇİN EDİRNE TURU DÜZENLENDİ
– Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Edirne Valiliği ve Edirne Gazeteciler Derneğinin katkılarıyla düzenlenen ”Trakya Yerel Basın Eğitim Semineri”ne katılan basın mensupları için Edirne gezisi düzenlendi.
Edirne Gazeteciler Derneğince düzenlenen geziye, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya ile seminere katılan gazeteci ve bazı konuşmacılar katıldı.
Grup geziye, Sarayiçi’ndeki Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin de yapıldığı Er Meydanı’ndan başladı. Grup için özel gösteri güreşi yapan pehlivanların mücadelesi izleyenlerden büyük alkış aldı.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri davul ve zurna ekibinin 10. Yıl Marşı’nı çalmasının ardından, çoğunluğu Ankara’dan gelen grup üyeleri, Ankara oyun havalarından ”Misket’i” istediler. Davul ve zurna eşliğinde grup üyelerinin bazıları Er Meydanı’nda oynadı. Karakaya, müzisyenleri tebrik ederek, bahşiş verdi.
Grup, daha sonra Balkan Şehitliği, Şükrü Paşa Anıtı, Sultan II. Bayezit Sağlık Müzesi’ni gezdi.